Göz hakkı nedir sorularla islamiyet? — Tarihsel arka planı, fıkhî zemini ve güncel tartışmalar
Göz hakkı, halk dilinde başkasının malına, imkânına veya nimetlerine bakan kimsenin duyduğu arzuya karşılık, mal sahibinin gönül alıcı bir ikramda bulunması anlamında kullanılan bir terimdir. Fıkıh literatüründe bu ifade birebir teknik bir başlık olmayabilir; yine de kavram, komşuluk hukuku, kul hakkı ve ihsan/infak ilkeleriyle yakından ilişkilidir. Bu yazı, “Göz hakkı nedir sorularla islamiyet?” arayışına cevap verirken, kavramın tarihsel arka planını, klasik fıkıhtaki yansımalarını ve güncel akademik tartışmaları bir arada ele alır.
Göz hakkı nedir?
Özünde “göz hakkı”, bir ahlâkî nezaket ve paylaşma tavsiyesidir: İmkânı olanın, imkânı olmayana ikramda bulunması; özellikle komşuluk, yolculuk ve toplumsal dayanışma bağlamında “gönül alma” kültürünün bir parçasıdır. Kur’ân’ın komşuya iyilik yapılmasını emreden çerçevesi (bkz. Nisa 4/36) ve Peygamber geleneğinde komşunun komşu üzerindeki hakları vurgusu, bu anlayışın normatif arka planını oluşturur. Kul hakkı duyarlılığı ise kişisel mülkiyeti korur: Birinin malından “göz hakkı” adına izinsiz almak meşru değildir; meşruiyetin anahtarı, rıza ve ikramdır.
Tarihsel arka plan: Adab ve örfün harmanı
İslam şehirlerinde ve köylerinde “adab” kitaplarında, nasihat mecmualarında ve örfte komşuya ikram, misafire ikram, tarladan geçen yolcuya ikram gibi başlıklar sıkça yer alır. Kırsal bağlamda yol kenarındaki meyve ağaçlarından sahibinin rızasıyla tatmak, pazar dönüşünde komşuya “aşlık” ayırmak, düğün yemeklerinden ihtiyaç sahiplerine pay dağıtmak gibi pratikler, “göz hakkı” diye anılan nezaketin tarihsel izdüşümleridir. Bu pratikler, sadaka ve infakin toplumsal dokudaki görünür hâlidir.
Fıkhî zeminde nerede durur?
Fıkıh, mülkiyet hakkını korurken infak ve ikramı da teşvik eder. Bu nedenle “göz hakkı” otomatik bir alım hakkı değildir; izin ve ikram şarttır. Klasik metinlerde komşuluk hakları, misafire ikram, ihtiyaç sahibine destek, sadaka-i câriye gibi başlıklar altında, toplumsal dayanışmayı güçlendiren davranışlar övülür. Bununla birlikte başkasının malına izinsiz el uzatmak, “kul hakkı” ihlâline girer ve haram olarak değerlendirilir. Dolayısıyla “göz hakkı”, ahlâkî bir teklif ve toplumsal nezakettir; hukukî bir zorunluluk değildir.
Göz hakkı nedir sorularla islamiyet? — Sık sorulanlar
Yoldan geçerken görülen meyveden tadılabilir mi?
Hayır, kural olarak hayır. Mülk sahibinin açık rızası yoksa tadım da dâhil izinsiz almak caiz değildir. Ancak sahibi geleneksel olarak “yoldan geçene helaldir” diye ilan etmişse, örf ve rıza birleşir; o vakit ikram söz konusudur. Esas olan, kapı çalmak ve izin istemektir.
Komşunun pişirdiği yemekten “göz hakkı” diye pay istemek doğru mu?
İkram istenir değil, verilir. Komşunun paylaşması fazilettir; istemek ise mahcubiyet doğurur ve sosyal dengeyi bozar. “Göz hakkı” söylemi, talep hakkı üretmez; verme erdemini teşvik eder.
Restoranda artan yemeyi istemek “göz hakkı” mıdır?
Bu, israfı önleme ve tasarruf başlıklarına girer; “göz hakkı” terimiyle doğrudan ilgili değildir. Kişi kendi ödediği yemeğin artanını alabilir; başkasının tabağına uzanamaz.
Bakışlarla rahatsız etmek “göz hakkı”na girer mi?
Hayır. Bu, mahremiyet ve edep başlıklarıyla ilgilidir. Kur’ân’ın “bakışları sakınma” öğretisi (ör. Nur 24/30-31) ve kişisel mahremiyete saygı esastır; “göz hakkı” burada bir mazeret oluşturmaz.
Güncel akademik tartışmalar
Modern literatürde “göz hakkı” daha çok ahlâk-fıkıh sınırı, örfün normatif gücü ve sosyal adalet başlıkları altında tartışılır:
- Örf ve hukuk ilişkisi: Bazı araştırmacılar, örfün bireyler arası paylaşımı canlı tuttuğunu; ancak mülkiyet ve rıza ilkelerinin netliğinin ihlâl edilmemesi gerektiğini vurgular.
- Şehirleşme ve görünürlük: Kırsalda doğal ikram pratikleri güçlü iken, metropollerde görme-maruz kalma artışı “göz hakkı”nı hukuken genişletmez; kurumsal sosyal sorumluluk ve vakıf kültürü gibi mekanizmalarla ikram/infak kurumsallaşır.
- Dijital ekonomiler: “Göz hakkı”nın telif veya dijital içerik erişimine uygulanamayacağı; fikrî mülkiyetin ayrıca korunması gerektiği belirtilir.
- Etik boyut: Erdem etiği açısından “göz hakkı”, cömertlik ve merhamet erdemlerinin toplumsal hayattaki somut ifadesidir; ancak erdem, zorunluluk değil iyilikte yarış niteliği taşır.
Pratik ilkeler: Ne yapmalı?
Bir: “Göz hakkı” verilir, dayatılmaz. İkramın esası rızadır.
İki: Komşu hukukunu gözet; imkânın varsa paylaş, yoksa talepkâr olma.
Üç: Kul hakkını ihlâl edecek her davranıştan kaçın; başkasının malına izinsiz dokunma.
Dört: Kırsal örfleri şehirde aynen uygulamak yerine, açık izin ve yerel kuralları gözet.
SEO odaklı kısa cevap
Göz hakkı nedir sorularla islamiyet? Kısaca, fıkhî bir zorunluluktan ziyade ikram ve nezaket kültürüdür; mülkiyet ve rıza ilkeleri çerçevesinde komşuluk ve paylaşma ahlâkını güçlendirir. İzinsiz alma meşru değildir; ikram fazilettir.
Kaynakça
- Kur’ân-ı Kerîm: Nisa 4/36 (komşuya iyilik), Nur 24/30-31 (bakışları sakınma), Zariyat 51/19 (mallarda muhtaçların hakkı).
- Hadis Külliyatı: Buhârî ve Müslim’de komşu hakları ve ikramın faziletiyle ilgili bölümler; Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn, “Cömertlik ve İnfak” babları.
- Klasik Fıkıh: Nevevî, el-Mecmû‘; Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâi‘; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr (komşuluk, mülkiyet ve örf bahisleri).
- Ansiklopedik Çalışmalar: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Kul Hakkı”, “Komşu”, “İnfak” maddeleri.